yavuz sultan selim

  1. annesinin gerçekte kim olduğu hala tartışılan, 1512 yılında tahta geçen, dokuzuncu osmanlı padişahıdır. tarih kitaplarında bizlere anlatılanlar gibi sert, yiğit ve cesurdur. bu yüzdendir ki babası ikinci bayezid'i tahttan indirip önce balkanlarda bulunan dimetoka bölgesine sürdü ve daha babası yoldayken peşine taktığı adamlarla öz babasını öldürttü*. o zamanın şartlarına göre böyle olayların normal olmasına rağmen, tahttan zaten kendi isteğiyle inen bir padişahın neden oğlu tarafından öldürüldüğü merak konusudur. diğer padişahlardan farklı olarak, sadece doğuya seferler düzenledi. sultan selim'in en büyük amacı doğudaki müslüman türkleri tek bir bayrak altında toplama tutkusu olduğu söylensede, bunun asılsız olduğu, padişahların gerek yabancı soylu karılarının, gerekse yine yabancı soylu devlet adamlarının etkisinde kalarak öztürk kavramına olan düşmanlığı nedeniyle yaptığı ileri sürülen iddialar arasındadır. 1514 yılında safevi devletiyle ile yapılan çaldıran savaşı kazanıldı. ardından gelen 1516-1517 yıllarında mısırda'ki memlük devletine karşı yapılan mercidabık ve ridaniye savaşlarının kazanılmasıyla suriye, filistin ve mısır bölgeleri osmanlı devleti himayesine girdi. baharat yolu'nun büyük bir bölümüne sahip olundu ve bu olay osmanlı ekonomisine büyük anlamda bir kazanç sağladı. ekonomik ve siyasi zaferlerin yanı sıra mısır'ın alınmasıyla hilafet* abbasi soyundan, osmanlı soyuna geçti. osmanlı devleti açısından bir çok başarıya sebebiyet vermiş yavuz sultan selim 1520 yılında şir pençe* adlı hastalığa yakalanarak hayata veda etti. tarihe geçen eşleri arasında polonya yahudisi olan hafsa sultan* ve sırp kızı olan ayşe sultan* bulunmaktadır. ölümünden sonra yerine 1520 yılında hafsa sultan'ın oğlu kanuni sultan süleyman geçti.
    (angelus 02.04.2006 21:10)
  2. öfkeden zaman zaman ağzının köpürdüğü söylenen , sadrazamını sarayın içinde kılıçla kovalamış , doğudaki türkmen aşiretlerinin bir kısmının safevi şahını lider kabul etmesinden dolayı büyük kıyımlardan geçirmiş , dönemi içinde düşünürsek oldukça başarılı olmuş padişah.osmanlı hazinesini doldurması ve devletin üzerindeki büyük tehlikeleri bertaraf etmesi kanuni'nin 40 yıl boyunca rahat rahat takılmasınıda sağlamıştır.
    (manipulasyon38 03.04.2006 00:22)
  3. asıl manası "hırsız" olan "yavuz" kelimesi 1.selim sayesinde "güçlü, kuvvetli insan" anlamında kullanılmaya başlanmış olup anlam güzelleşmesine uğramıştır.
    (g shock 06.04.2006 15:10)
  4. sivas şehrinde 200 bin aleviyi öldürdüğü bilinmektedir. bu sebeptendir ki alevilerde yavuz ismine pek rastlanmaz. babasını bile öldürebilen bir insandan ne beklenebilir ki.
    (canlipompa 13.05.2006 23:22)
  5. düşmanlarına "yaşasaydı dünya yı fethederdi" dediren, büyük hükümdar.
    (kafa 28.08.2006 20:49)
  6. kuzey afrika'yi darma duman edip "onume su denizi cikarmasaydin ya rab, tum avrupayi fetheder istanbul'a oyle donerdim" demis; yere egilip etegini opmek lazim.
    (gerceklerinezaketekurbanetme 28.08.2006 21:00)
  7. (bkz: herkes yediginden ikram eder)
    (exi 28.08.2006 22:41)
  8. 1517 yılında sina çölünü 13 gün gibi kısa bir zamanda geçmiştir. aradan geçen 400 sene ve teknolojik ilerlemelere rağman 1. dünya harbinde bu çöl 11 günde geçilebilmiştir. 8 yıla 80 yıl sığdırmış büyük bir osmanlı padişahıdır.

    kulağı küpeli tek osmanlı padişahıdır. mısır fethi sırasında halkın kulaklarında farklı renklerde küpeler görünce, bu küpelerin ne demek olduğunu sormuş, küpelerin o kişinin hangi paşanın kulu olduğunu gösterdiğini öğrenince " yanlızca allah'a kul olunabileceğini söylemiş ve ben de allah'ın kuluyum bunu herkes bilsin" diyerek kulağına küpe takmıştır.

    (mret 28.08.2006 23:08)
  9. hakkında bir çok efsanenin olduğu bir padişah, 8 yıl gibi kısa bir sürede ülkenin yüzölçümünü 3 katına çıkarmış, hazineyi ağzına kadar doldurmuş, halifeliği osmanlı imparatorluğuna getirmiştir. anlatılanlara göre çok heybetli bir görünüşü vardır, aslında babasını tahttan indirmesine yeniçeriler ön ayak olmuştur çünkü babası çok sakin ve ılımlı insandır selim ise yavuz lakabını alacak kadar cesaretli ve gözü karadır. yeniçerilerin desteğiyle padişah olan yavuz sultan selim ise sakal bırakmayan tek osmanlı padişahır çünkü kendisini yeniçeri olarak görmektedir.
    birde şöyle bir hikaye vardır; bir gün ozaman ki dünya haritasını önüne serer ve
    -acaba önce afrikadan dolaşıp ispanyadan mı avrupayı alsam yoksa öbür taraftan dolaşıp afrikayımı alsam, der. yaşasaydı hepsini yapacaktı belkide. oğluda en az onun kadar ülkeyi ileri safhalara taşımış olan kanuni sultan süleymandır.
    (sonicyouth 01.11.2006 18:57)
  10. padişahlık dönemi boyunca 10 tane sadrazamı boynundan eden osmanlı imparatorudur. öyle ki o zamanın annleri çocuklarına " yavuz a sadrazam olasın! " diye beddua ederlermiş.
    (darius 01.11.2006 19:20)
  11. merdüm-i dîdeme bilmem ne füsûn etti felek
    giryemi kıldı füzûn eşkimi hûn etti felek
    şîrler pençe-i kahrımdan olurken lerzân
    beni bir gözleri âhûye zebûn etti felek

    mısralarının fıtratına çok yakışması sebebiyle kendisine isnat edilen ve ayni zamanda iyi bir şâir olan osmanlı padişahı ve ilk türk-osmanlı halifesi.

    fatih'te kendi ismiyle anılan camiin haziresinde bulunan türbesinde dünyanın derd ü meşakkatinden âzâde istirahat etmektedir. rûh-ı azizi şâd olsun. *
    (uydurellezine velbeceruhu 01.11.2006 21:51)
  12. devlet işlerinde alabildiğine yavuz, hata affetmeyen, halkına ve halikina karşı sorumluluk bilinciyle dolu, konu ilim,irfan olduğunda ise son derece selim, allah ve peygamber aşığı, tahtta kaldığı kısa süre içerisinde İslam dünyasında birliği sağlamayı kendine düstur edinmiş ve başarmış, şirpençe hastalığı sebebi ile ahirete intikal eden, kabri İstanbul fatih semtinde aynı adla anılan yavuz selim camiinde bulunan osmanlı padişahı.
    (antonio nesbey 28.02.2007 14:08)
  13. şöyle bir olay da anlatılır yavuz sultan selim ile ilgili,

    "sina Çölünde yıllardan beri yağmur yağmamasının verdiği kuraklıkla, müthiş çoraklık, ıssızlık ve kum fırtınası vardı. pâdişâh, devlet adamları ve süvâriler ata binmiş hâlde çölde ilerlerken sultan selim han bir ara atından iner. sultanın piyâde yürüyüşüne geçmesiyle, bütün devlet adamları ve süvâriler attan inerler. başta sultan selim han ve bütün ordu kurak ve çorak sina Çölünde piyâde yürüyüşü yaparlar. ordu harap ve bîtab bir hâle gelir. fakat, sultan selim han, büyük bir edeb ve hûşu içinde yürümektedir. sebebi sorulunca; bütün heybet ve azâmetinden sıyrılıp, sâkin ve edeple buyurur ki:
    "Önümüzde, fahri kâinat resûlullah efendimiz hazret-i muhammed yürümekteyken at üstünde gitmekten hayâ ederim."
    sina Çölü'nü geçerken yağmur da yağıp, kolayca mısır'a ulaşırlar."

    ne mutlu onun arkasında yürüyen askere..

    (bkz: nerede o çağlar ki analar arslan doğururdu)
    (mrty 01.04.2007 09:58 ~ 14.04.2007 11:22)
  14. babasi . ikinci bayezid
    annesi . gülbahar hatun

    dogumu : 10 ekim 1470

    vefati . 22 eylül 1520

    saltanati : 1512 - 1520 (8) sene
    erkek çocugu : kanüni sultan süleyman.

    kiz çocugu : hatice sultan, fatma sultan, hafsa sultan, sah sultan.

    yavuz sultan selim, uzun boylu, genis omuzlu, kalin kemikli ve omuzlari arasi genis yuvarlak basli, kirmizi yüzlü ve çatik kasli,uzun biyikli yigit bir padisah idi. sert tabiatli ve cesurdu. bu yüzden muharebeyi cok severdi. kuvvetli bir ilim tahsili yapmisti. genis bir kültür ve siyasete sahipti.harpten hoslanmakla beraber cok ince bir ruha da sahipti.iran'a yaptigi seferde sah ismail'i 12 saatte perisan etti. sah ismail'in iki karisi da esir oldu. ordugâhtaki hazine ve altin taht ele geçirildi. iran'in o zamanki bassehri tebriz'e girdi. 2500 km.lik bir yolu yürüyerek gelip böyle parlak bir zafer kazanmak tarihte esine az rastlanir seylerdendir.adana, gaziantep, hatay, urfa, diyarbakir, mardin, sürt, mus, bingöl, bitlis, tunceli vilâyetlerini osmanli topraklarina katti. dulkadir beyligi'ni, musul, kerkük ve erbil'i osmanli hudutlarina dahil etti. eyyübi melikligi'ni aldi.1516'da misir seferine çikti. 27 temmuz'da ramazanogullari beyligi'ni ilhak etti. 24 agustos'ta misir memlükleri ile mercidabik ovasinda karsilasti. memlükleri kesin bir sekilde maglub etti. 28 agustos'ta haleb'e girdi. 29 agustos 1516'da bütün mukaddes emanetler istanbul'a getirildi. suriye, lübnan ve filistin tamamen fethedildi.kendi zamanina gelinceye kadar hiçbir hükümdarin göze alamadigi bir isi yapti ki,koskoca sina çölü'nü 13 günde geçti. birinci cihan harbinde, yeni teknigin verdigi imkânlarla bu çöl 11 günde geçilebilmistir. (türkiye tarihi, yilmaz öztuna, hayat yayinlari) 22 ocak 1517'de memlükleri ridaniye'de tekrar yendi ve kahire fethedildi. yavuz, memlük sultaninin cenazesini bizzat omuzlarinda tasidi.kahire'nin fethinden sonra istanbul'a gelen misir ulemâsi ile, türk ulemâsi yavuz'un halife olmasini kararlastirdi. daha sonra halife üçüncü mütevekkil ayasofya camiinde minbere çikarak yavuz'un hilâfetini ilân etti. mütevazi hükümdar, her ögün yemekte tek çesit yemek yerdi ve agaçtan tabaklar kullanirdi. 22 eylül 1520'de aslan pençesi denilen bir çiban sebebi ile vefat etti. hayatinin son dakikalarinda yasin-i serif okuyordu. oglu kanüni süleyman, fatih cami'inde namazini kildiktan sonra, sultan selim cami avlusundaki türbeye defnettirdi. (allah rahmet eylesin.)tahti devraldiginda 2.375.000 km. kare olan osmanli topraklarini 6.557.000 km. kareye çikarmistir. bu büyük fütuhati ise sadece 4 seneye sigdirmistir.mevahib sahibi seyh imam ahmed kastalâni, emir buhâri ve reisü'i hattâtiyn seyh hamdullah, yavuz sultan selim zamaninda vefat eden sahsiyetlerdir.

    kaynak: osmanli tarihi


    edebiyata meraki vardi. bir çok farsça siirler yazmistir.siirleri en yüksek bir divan sâiri kadar kuvvetlidir. mesela bir şiirini ele alırsak. soldan sağa ve yukarıdan aşaği okunabilen aşağıdaki dörtlüğün şairi olarak biliyorum.

    sanma sakin /herkesi sen /sadikane /yar olur

    herkesi sen /dost mu sandin /belki ol /ağvar olur

    sadikane /belki ol /alemde bir /serdar olur

    yar olur /ağvar olur /serdar olur /didar olur

    (gehenna187 02.05.2007 11:08 ~ 02.05.2007 11:20)
  15. küpe takmasının çok güzel ve anlamlı bir nedeni olan padişah.edebiyata olan ilgisini şiirinden örnek vererek açıkladıklarında bunu bir padişahın yazdığına inanamadığım efsanevi insan..
    (lsgk 27.12.2007 19:02)
  16. devşirmedir.
    (a king at knight 29.07.2008 22:57)

  17. --- alıntı ---
    "sina Çölünde yıllardan beri yağmur yağmamasının verdiği kuraklıkla, müthiş çoraklık, ıssızlık ve kum fırtınası vardı. pâdişâh, devlet adamları ve süvâriler ata binmiş hâlde çölde ilerlerken sultan selim han bir ara atından iner. sultanın piyâde yürüyüşüne geçmesiyle, bütün devlet adamları ve süvâriler attan inerler. başta sultan selim han ve bütün ordu kurak ve çorak sina Çölünde piyâde yürüyüşü yaparlar. ordu harap ve bîtab bir hâle gelir. fakat, sultan selim han, büyük bir edeb ve hûşu içinde yürümektedir. sebebi sorulunca; bütün heybet ve azâmetinden sıyrılıp, sâkin ve edeple buyurur ki:
    "Önümüzde, fahri kâinat resûlullah efendimiz hazret-i muhammed yürümekteyken at üstünde gitmekten hayâ ederim."
    sina Çölü'nü geçerken yağmur da yağıp, kolayca mısır'a ulaşırlar."
    --- alıntı ---

    Hikayesinin hala bende karmaşa oluşturduğu padişahtır.

    Zira... Hz. Muhammed, ümmetinin bir kısmını arkasına alıpta ümmetinin başka kısmını öldürmeye gider mi?
    O savaş gayrımüslimlerle yapılan bir savaş değildi çünkü. Müslümanlarla yapılan bir savaştı.
    Tamam kardeşim. Denilebilir yok siyasi sebepleri vardır, yok memlukler kaşınmıştır, yok islam birliğine ihtiyaç vardır vsr. Ama tehlikeli olan peygamberin bu olaya dahil edilmesi.
    (krgym 30.07.2008 02:28)
  18. ihtilaf u tefrika endişesi,

    küşe i kabrimde hatta bikarar eyler beni.

    ittihadken savlet i adayı def 'a çaremiz,

    ittihad etmezse millet dağidar eyler beni..

    mısralarının sahibi, şair ruhlu padişah. ruhlusu fazla hatta direk şairdir kendisi.
    (judas 30.07.2008 10:08 ~ 24.08.2009 10:41)
  19. yavuz adını insanlara koyulur hale getiren padişah. ki yavuz kötü, korkunç gibi anlamlara gelirdi onun devrinde. ama sevilirdi. korkulur ama sevilirdi. yiğit bir padişah idi. silahı sivri amacı keskin idi.

    o zamanlar şehzade olan süleyman * ellerine yüzükler, boynuna kolyeler, üstüne en değerli kürkleri geçirmiş ve babasına kendisini göstermek için yanına gelmiştir. yavuz'un oğlunu bu halde gördükten sonra verdiği tepki komiktir:

    - oğlum, annene giyecek bir şey bırakmamamışsın..
    (gilgalad 24.11.2008 14:13)
  20. Sanma şahım / herkesi sen / sadıkhane /yar olur
    herkesi sen / dostmu sandın / belki ol / ağyar olur
    sadıkhane / belki ol / alemde / dildar olur
    Yar olur / ağyar olur / dildar olur / serdar olur.

    Dörtlüğünü Şah İsmail'e yazdığı söylenir. Dörtlük yukardan aşağıya ve sağdan sola okunduğunda aynı sözler çıkar. Şiirde böyle bir sanat bilmiyorum, belki de tek örnek olabilir.
    (cotanjand 20.04.2009 23:46)
  21. (bkz: beni bir gözleri ahuya zebun etti felek)
    (raptiye rap 28.02.2010 18:00)
  22. sıradışı bir padişah idi.

    her zaman klasik elbiselerini giyerdi. içi tamamen siyah kıyafet üstüne bir kırmızı kaftan, kafasına da yine siyah bir sarık takardı. elçiler ve diğer devletlerin erkanının karşısına da yine aynı kıyafetle çıkardı. onları kabul ettiği makama oturur, kılıcını koltuğunun yanına saplar ve elini onun üstünde tutardı.

    o zamanlar süslenmeyi, kafatanlara bürünmeyi pek seven şehzade süleyman * bir hoş sohbet arasında, fırsattan istifade kendisini tutamayarak sordu:

    - baba, neden sen de güzel kıyafetler giymiyor da hep aynı şeyleri giyiyorsun?

    yavuz kılıcını gösterip cevap verdi:

    - bu kılıç burada böyle parladıkça onların bırak kıyafetlerime, gözüme bakacak hali olmaz oğul.

    nereden, nereye.
    (gilgalad 27.04.2011 14:53)
  23. Hakkında Sami AJİ ÇALAKALEM'in şöyle bir yazı kaleme aldığı padişah:

    "Ölümünden neredeyse 500 yıl sonra gündeme gelmek şansını veya belki şansızlığını yakalayan Osmanlı Devleti’nin en yavuz sultanına, başka bir açıdan bakmaya sizi davet ediyorum.

    Hayatı, savaşları, fetihleri geniş bir şekilde incelendi. Ben de bu ünlü padişahın Sefarad Yahudileri ile olan ilişkilerinden bahsetmek isterim.

    31 Mart 1492 tarihinde, evlilikleri ile İspanya’yı tek bir ülke olarak birleştirmiş olan Aragon’lu Ferdinand ve Kastilya’lı Isabella, ülkelerinin birlikteliğini daha fazla pekiştirmek uğruna, meşum Elhamra Kararnamesi’ni ilan ederler. Los Reyes Catolicos (Katolik krallar) olarak tanınacak bu kararname ile Kral ve Kraliçe ülkelerinde oturan tüm Yahudilere altı ay içerisinde ya din değiştirmeyi veya İspanya’yı terk etmeyi emrederler.

    Ama çoğu Yahudi için din değiştirmek söz konusu bile değildi ve gidebilecekleri bir yer arıyorlardı. İşte o sırada II. Beyazıt cesur ve akıllı bir karar verir; Osmanlı Devleti’nin kapılarını bu kişilere açar ve İspanya Yahudileri Endülüs’ten getirdikleri üstün kültürleri, teknik bilgi ve becerileri ile gelirler.

    20. asrın başında İstanbul’da görev yapmış ve Hıristiyan olan bir İngiliz elçilik sekreterinin (George Young) aşağıdaki yorumu Osmanlı’ya sığınanların getirilerini çok somut bir halde önümüze koymaktadır:

    “Mülteci Yahudiler bilhassa, doktor, maliyeci, tercüman, top döküm ustaları ve topçu erleri olarak uzmanlaşmışlardı. Yeni tip barutun imali (kara barut) ve hafif topların dökülmesiyle, Osmanlı İmparatorluğu’na çok büyük hizmetlerde bulunmuşlardı. Diğer bir deyimle, dini safiyet adına İspanya’dan kovduklarımızı, Osmanlı’ya vererek en önemli yeteneklerimizi ve silahlarımızı, Hıristiyanlığın en büyük düşmanının ellerine teslim ettik.”(1)

    Bu görüşün ne kadar doğru olduğu özellikle Yavuz Sultan Selim’in tahta çıkmasından itibaren kanıtlanmaya başladı.

    Sultan, tahta geçer geçmez, babasının hekimi olan Josef Amon’u saray hekimbaşısı olarak atadı. Hemen ardından, başta mali işler olmak üzere, muhtelif devlet işlerinin başına İspanya ve Portekiz’den gelen Yahudi uzmanları getirdi. (Evliya Çelebi Yahudi kökenli defterdar Abdül Selam Efendi’den sitayişle bahseder.) Ve bu tayinlerin neticesi kısa zamanda alındı.

    Tüm tarihçiler, Sultan Selim devrinde, özellikle imparatorluğun mali durumunun bir daha erişilemeyecek seviyede düzeldiğini ve Osmanlı hazinesinin bir daha görülemeyecek şekilde zenginleştiğinde mutabıktırlar.(2)

    Askeri alanda da Sefaradların katkıları bilgileri ve buluşları etkin olmuştu. Çaldıran Savaşı’nda(3) kullanılan hafif ve yüksek manevra kabiliyetli toplar, misket tüfekleri (arquebuse), Safevi hükümdarı Şah İsmail’in ordusunun çok kısa zamanda dağılmasında önemli rol oynamıştı. (Çaldıran Savaşı evveli ve sonraları Alevilerle yaşanan kanlı olaylara, konumuz dışı olduğundan değinmeyeceğim(4).)

    Merc-i Dabık Savaşı’ndan(5) bir yıl sonra yapılan Ridaniye muharebesi(6), taktik ve stratejik bilgilerin ve yine hafif silahların, kesin neticenin alınmasındaki rolünü açıkça ortaya koydu. Memluk ordusu ile Osmanlı ordusu denk kuvvetlere sahiplerdi. Memluklar Venediklilerden yeni satın aldıkları topları savaş meydanına sürmüşler ve Selim’in ordularını bekledikleri yöne sabitlemişlerdi. Ancak Selim, o tarihte inanılması ve yapılması imkânsız sayılan bir manevra ile Sina Çölü’nü beş günde geçerek, Memluk ordusunu tam arkadan çevirmişti. Ve şaşkın, silah eşitliğini kaybetmiş, Memluk ordusu birkaç saat içinde yok edilmişti.

    Bu iki savaştan sonra, Suriye, Filistin, Hicaz ve Mısır, Osmanlı hâkimiyeti altına girmiş, Mısır’a valiler atanmaya başlanmıştır. Yavuz Selim her valinin yanına, bir nevi mali işlerden sorumlu vekil olarak, mutlaka bir Yahudi maliyecinin tayin edilmesini şart koşmuştu. Bu gelenek ondan sonraki hükümdarlar tarafından da sürdürüldü.

    Kudüs’ü ziyaretinden sonra, o zamana kadar tüm işgalci ülkeler tarafından sürdürülen bir yasağı da kaldırarak Yahudileri, tarihi topraklarına yerleşmeye davet etti. (Ondan sona gelen padişahlar da bu uygulamayı devam ettirdiler.)

    Bunun neticesi olarak Tiberiade ve bilhassa Safed cemaatleri katlanarak büyümüş ve Safed şehri Yahudilerin önemli bir dini, felsefi ve tasavvuf merkezi haline gelmişti.

    Eşi Hazfa Sultan’ın Yahudi kökeni de bu kararlarını etkilemiş olabilir.(7) Hazfa Sultan’ın Kanuni Sultan Süleyman’ın annesi olması ve özelikle ‘Muhteşem’ Süleyman’ın annesine gösterdiği saygı ve hürmet, her önemli kararlarda da annesine danışması, Hazfa Sultan’ın önemini ortaya koymakta.

    Çok yaygın olarak zikredilen aşağıdaki rivayet, Yavuz’un bakış açısını ve adalete bağlılığını açığa çıkarmakta:

    “Mısır seferine çıkmadan evvel, Sultan Selim bir Yahudi tüccardan borç almıştı. Alacaklı kişi, Padişah seferden dönmeden vefat edince, zamanın defterdarı Sultan’a bir müzekkere sunmuş ve borcu ödemekle artık mükellef olmadığı şeklinde bir öneri getirmişti. Bu yazıyı alan hünkâr altına şu notu düşerek defterdara iade etmişti:

    “MERHUMA RAHMET, YETİMLERİNE AFİYET, MALINA BEREKET, GAMMAZA LANET(8)”

    Bu olağanüstü padişah, sıra dışı devlet adamı, bir nevi çıban olarak nitelenen şirpençe hastalığına yakalanmasıyla, 47 yaşında hayata veda etti. Ve oğlunun yaptırdığı, çok mütevazı Yavuz Selim Camii’nin yanındaki türbesine gömüldü"
    (raptiye rap 04.07.2013 22:56)
  24. gerçek fotoğrafı ve onun yerine kullanılanı için bkz:

    (avare 08.11.2015 12:33 ~ 08.11.2015 12:40)


Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.